Basarili oldugu kadar mutevazi, yakisikli oldugu kadar da akilli bir yetenek Tolga Karel. Huzunlu ve enerjisi diplere vurmus bir sonbahar gununde bile yuzumuzu guldurmeyi basaran 'Yaprak Dökümü'nun Oguz'unun 'aura'sina kapildik.
Oyunculuk egitimi mi aldiniz yoksa alayli misiniz?
Yeditepe Üniversitesi'nde Uluslararasi Ýliskiler sonra da Paris Devlet Konservatuari'nda Sahne Sanatlari bolumlerini bitirip Paris'te Sinema Elestirmenligi yuksek ihtisasi yaptim.
Siyaset yapmak icin sahne sanatlarindan anlamak gerektigini mi dusundunuz?
Uluslararasi Ýliskiler'e girdigimde babamin olmami istedigi gibi bir adam olma yolunda ilerledigimi gordum. Bunu fark ettigim anda da sanat okumaya karar verdim.
ÝÇ SESÝMÝ DÝNLEDÝM
Ýnsan sanatci olmaya bir anda karar verebilir mi?
Sanat icimde hep vardi. Ama babam burokrat oldugu icin sanatci olmak kariyer planlarimin icinde yer alamazdi. Bunu ilk 13 yasimda fark etmistim. Gitar almasini istemistim ama almamisti. Harcliklarimi biriktirip gitar alip kursa gittim. Babamla olan kirilmadan sonra hayatima yon verirken ruhumu dinledim. O ruh bana once sarki sozu yazdirdi sonra rol yapmayi ogretti.
Peki oyunculuk nasil basladi?
Ýlk oyunculuk deneyimimi Paris'te yasadim. Bir kast gorusmesine gitmistim. Bir baktim sadece ben degil, benim disimda 2 bin 999 kisi daha gelmis o gorusmeye! O kadar kisinin arasindan secilmek cok guzel bir duyguydu. 'Peki simdi ne olacak' derken, gorusmelerin film icin yapildigini ogrendim. Sete gittim, karsimda GŽrard Depardieu'nun da oldugu 300 kisilik bir ekip var. 'Denizin Çocuklari' adli Fransiz yapiminda oyle bir ekiple kariyerime baslamak cok heyecan vericiydi.
O ortamlari Turkiye'de dizi oyuncusu olmak icin mi biraktiniz?
Turkiye'ye donmek zorundaydim cunku kendimi babama kanitlamam gerekiyordu.
Pisman olmus gibi soylediniz
Fransa'da 5 sene kaldim ama biz Turkler her ne kadar Avrupali gibi gorunsek de sosyalist bir yana sahibiz. Ayrica Turkiye'de hakikaten cok buyuk bir malzeme var. Avrupa ve Amerika sinemasi tukenmis durumda. Mesela orada yapilmis 180. Kral Arthur'u filan izliyoruz ama Turkiye'de daha hakkiyla (komedi olmayan) ciddi bir savas filmi bile cekilmedi. O yuzden burada daha cok malzeme, daha cok potansiyel olduguna inaniyorum. Zaten bir aktörun en verimli en iyi zamani 30-35 yaslarina geldigi zamanlardir. Ben daha 28 yasindayim. Ben o yaslara gelene kadar Turk sinemasinin biraz daha gelisecegini, daha cok oturacagina, tam anlamiyla yapilanacagina inaniyorum. Ýste o zaman bambaska bir donem baslayacak ve ben de o donemin ilk jenerasyonu olabilecegimi dusunuyorum.
FARKLI BÝR DURUÞ
Ama su anda Turkiye'de binlerce dizi oyuncusu var, siz bunca insan arasinda nasil bir fark yaratmayi planliyorsunuz?
Turkiye'de gercekten oyuncu olanlarin sayisi 10'u gecmez. Bence bu insanlar tipki pandalar gibi devlet tarafindan koruma altina alinmali. (Guluyor) Bense her ne kadar oyle oldugumu dusunenler olsa da kendimi bir jon olarak gormuyorum. Bence jon olmak bir fotograftir. Bir durus, bir bakis gerektirir. Beni karaktere girebilmek heyecanlandiriyor. 'Kabuslar Evi'nde fantastik bir rolum vardi, simdi de 'Yaprak Dökümü'nde cok zeki ve guclu ama aslinda cok da iyi olmayan birini oynuyorum. Bence gelecegin jon anlayisi da tek bir durusta degil, boyle hem oyunculugu bilen hem de hos olan adamlar olacak.
Hayallerde ne var? Ben hayata dair bir seyler anlatmaya calisiyorum. Bunu yaparken de dil olarak bazen soz yazarligimi bazen de oyunculugumu kullaniyorum ve bunu severek yapiyorum. Herkes beni sevsin gibi bir egom yok ama farkli bir dil yaratacagima ve farkli bir durus olacagima da inaniyorum.
Kaynak/Aksam
Kuyruklu dizi dönemi baþladý
Televizyonda "polemik yýlý"ný yaþýyoruz. Karþýlamaya hazýrlandýðýmýz yeni yýla da ekran polemikleri damgasýný vuracaða benziyor. Artýk her yeni dizi, beraberinde getirdiði yeni bir tartýþmayý Türkiye'nin gündemine taþýyor. Binbir Gece'deki "Bir kadýn çocuðunun saðlýðý uðruna para karþýlýðý tanýmadýðý bir erkekle birlikte olur mu?" tartýþmasýnýn sonu gelecek gibi deðil. Sýla'daki sevgililer ciddi bir kavþak noktasýnda; "Aþk mý üstün gelecek yoksa töre mi?" Saðýr Oda'daki Aras Daðlý da "Aþk mý yoksa vatan sevgisi mi?" sorusunun karþýlýðýný bulmaya çalýþýyor. Hýrsýz-Polis'te düðümlenen soru ise "Aþk mý, kanun mu?" üzerine... Kadýn Severse'nin beyin kývrýmlarýmýza astýðý soru çengeli ise "Aþk mý, þöhret mi?" þeklinde... atv'nin yeni baþlayacak dizilerinden Bebeðim de toplumun gündemine yeni bir tartýþmayý taþýyacaða benziyor: "Taþýyýcý annelik kahramanlýk mý, yoksa ahlaksýzlýk mý?" Bir baþka yeni atv dizisi Hayatým Sana Feda ise "Aþk her þeyi affeder mi?" sorusuna yanýt bulmaya çalýþacak. Yaprak Dökümü de ilk bölümünden bu yana "Þerefli fukaralýk mý, yoksa her dönemin adamý olup, oyunun çirkin kurallarýna boyun eðerek lüks içinde yaþamak mý?" ikileminin üzerinde at koþturuyor. Görünen o ki, yeni dönemde her dizi ekranlara bir de soru iþareti asacak. Peki dizilerdeki yol ayrýmlarý nereden peydahlandý? Dizi karakterleri neden daima kavþaklarýn önünde baþlarýný kaþýyorlar? Çünkü reyting baþarýsý artýk tek baþýna reklamvereni tatmin etmiyor. Bir dizinin rakamsal baþarýsýnýn yaný sýra toplumun çeþitli katmanlarýnda ne kadar tartýþýldýðý da önemli bir gösterge haline geldi. Dizilerin izlenme oraný kadar, kaç köþe yazýsýna konu olduðu da dikkate alýnýyor. Sansasyonel dizinin reklamlarý zap'lanmýyor. Çünkü izleyici; küçük bir detayý dahi kaçýrýp ertesi gün dost sohbetlerinde konuya Fransýz kalmamak için reklam aralarýnda bile zap yapmýyor. Bu da reklamlarýn izlenme oranýný yükseltiyor. (Bilmeyenler için not: Sadece programlarýn deðil, program aralarýndaki reklam kuþaklarýnýn da izlenme oranlarý ölçülüyor...) Ülkemizin televizyoncularý, literatüre "kuyruklu dizi" kavramýný kazandýrmaktan onur duyar. Bir uçurtma, kuyruðu olmadan nasýl gökte tutunamýyorsa, polemik kuyruðundan yoksun bir dizi de bizim televizyon semalarýmýzda pike yapýp, yere çakýlmaktan kurtulamýyor... Ýþte bu nedenle her diziye bir "kuyruk" takmak gerekiyor...
ALTIN ZAKKUM ÖDÜLLERÝ:
1. Acý Hayat ve Ihlamurlar Altýnda (Mafya, siyah takým elbiseli ve eli silahlý adamlar, nefret ve aþk, Acý Hayat filminin iki benzeri).
2. Gümüþ (Cesur ve Güzel adlý dizinin hikayesinden beslenen ve uzadýkça izleyiciyi sýkan bir dizi).
3. Arka Sokaklar (70’li yýllardan kalma hikayesiyle ve adli olaylarýn çok basit bir þekilde çözüldüðü tuhaf bir dizi yapým).
4. Cennet Mahallesi (Maymun Hüsnü’süyle akýllara zarar ve hikayeleri sürekli tekrarlanýyor).
5. Kýrýk Kanatlar (Kurtuluþ Savaþý’ný anlatmak için yola çýkan ama pembe diziye dönüþen, dönemi iyi yansýtmayan yapým).
6. Sevda Çiçeði (Eski Türk filmlerinin en berbat örneði).
7. Selena ve Acemi Cadý (Sabrina’dan uyarlanan diziler).
8. Hýrsýz Polis ve Þöhret (Eski yerli filmlerin benzerleri ama hikayeleri bitmesine raðmen devam ediyor).
9. Yaprak Dökümü (Romanýn benzeriyle hiçbir benzerlik taþýmýyor).
10. Kaybolan Yýllar ve Saðýr Oda (Kurtlar Vadisi’nin izinden giden ama onu taklit eden diziler).
Gördüðünüz gibi bu yerli diziler reyting denilen ve sýrrý hâlâ çözülemeyen bir sistemin ilk onunda. Ancak bu sistem gerçekleri yansýtmýyor. RTÜK o kadar tembel ki dört yýldýr kendisi ölçüm yapacak. Ancak sansüre ve yasakçýlýða gelince çok hýzlý. Çevremde yaptýðým araþtýrmalar bu sonucu gösterdi.”
“Yaprak Dökümü” Çarþamba’nýn birincisi
Kanal D’nin sevilen dizisi “Yaprak Dökümü”, Çarþamba günü birinci oldu. Kanal D’nin baþrollerinde Halil Ergün, Güven Hokna, Bennu Yýldýrýmlar, Caner Kurtaran ve Deniz Çakýr’ýn oynadýklarý, Reþat Nuri Güntekin’in ayný adlý ölümsüz eserinden günümüze uyarlanan sevilen dizisi “Yaprak Dökümü”nün Çarþamba günü ekrana gelen 17. bölümü, yüzde 11.3 rating ve yüzde 26.5 izlenme payý ile günün en çok izlenen programý oldu.
Konu: Yaprak Dökümü Haberler 
C.tesi Eyl. 13, 2008 2:23 pm